Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
BARBAROS HAKAN ÜNAL

OLGUNLAŞMAK

Genç kuşakların, yeni nesillerin ilgisinden ziyade, orta yaş grubu ve üstünün ilgi alanına girecek gibi bu haftaki köşemiz. Yazının devamı da köşe yazısının başlığı ile sonuna kadar örtüşür umarım.
Olgunlaşınca ne mi oluyor? İnsan kendini daha çok sorgulayıp kendine daha çok çuvaldız batırmaya başlıyor. Benim gibi her hafta…
En çok sorduğum soru da kendime “şu zamanın su gibi aktığı hayatım içinde, ilkokula daha dün sabah başladığım hissi ile arkamda ne bırakacağım bir eser olarak?” Bir evlat mı? Hayır, pek çok insan evlat bırakıyor hayata. Hiç evladı olmamış binlerce insan var isimlerini bildiğimiz, BIRAKTIKLARI ESERLER ile.
İlle bir kitap, bir sanat eseri, bir heykel, bir teknoloji ürünü değil kastım. Bu eserlerden birini bırakmaktan ziyade, bıraktığımız eser yanındaki kişilik asıl eser… Hemingway den tutun da Sylvia Plath’a, Kurt Cobain ‘den John Spence’e kadar aklıma ilk anda gelen insanlık adına, insanlık paradoksları üzerine muhteşem eserler bırakıp hayatlarını intihar ile sonlandırıp intiharlarının gölgesinde kaybolup giden eserler bırakanlar değil kastım.
Bir bakış açısı, bir yaşam şekli bırakmak, klişe olmayan, herkeste olmayan ama çok faydalı, çevresindeki herkesi mutlu edebilen, onu bilen tanıyan insanlarda pozitif bir yaşam duygusu bırakabilmek.
Kimler gibi? Nejat Uygur gibi. Bob Marley gibi. Bob Marley müzisyen ama şarkılarından daha çok ünlü olan oluşturduğu felesefe, İnanılmaz bir eser.
İnsanlar hayatlarını sonlandırdıktan sonra kemikleri çürümeye başladıktan sonra kesinlikle unutuluyor. Anne baba kardeş bile. Bu yüzden isminizi ünlü edebilmek değil kastım. İsminizin hissettirdiği duygusal farklılığı yaratabilecek bir eser ya da bir şeyler bırakabilmek.
      Bu hafta böyle ağır oldu biraz. Olgunlaşmaya başlamış olmanın sebep olduğu, kafa şişirme oldu sanırım biraz, ben de farkındayım.
Tek bir ömrümüz var ve her saniyesi çok değerli. Bir Saniye öncesini satın alabilme şansımız yok.”SATIN ALMA” deyimini kasıtlı kullandım. Çünkü 22 inci yüzyılın en değerli varlığı, maddi değerler olduğu bir dönemin açlığı ve mutsuzluğu bir veba gibi sarıyor çevremizi, her geçen biraz daha.
Sağlıcakla kalın

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER